7 Eylül 2016 Çarşamba

Mutluluk ve Küba

Nazım Hikmet,Abidin Dino'ya ''Mutluluğun resmini yapabilir misin?'' demiş. Ben resmini yapamam ama kendisini çok güzel yaşarım. Nerede mi? Küba'da.

Kimisine göre fakir ve yokluklar ülkesi olabilir ama bana göre mutluluğun kanlı,canlı hali.

Hangi ülkede 24 saat müzik çalar? Evlerin içinde doğru düzgün eşya yok,belki bir kanepe,bir masa ama mutlaka müzik seti var.Ve de sesi her zaman sonuna kadar açık.İnsanın içini yaşama sevinci dolduran, oturma kalk diyen neşe dolu nağmeler nereye gidersen git kulağında.

Renklerdir mutluluğun patlaması benim için. Trinidad'ın arka sokaklarında dolaşırken mor binanın rengine bakıp yanında sarıyı,pembeyi,turuncuyu görerek ne alaka ve ne güzel diyebilmektir.

Sokaklarında,insanların müzik olmasa bile ritim ile dans eder gibi yürümelerine bakmaktır mutluluk.

Sanki hayatlarında en ufak bir sorun yokmuş, sanki vücudlarındaki tüm sinirler alınmış, sanki havada uçucakmış da ama o salınmayı tercih ediyormuş gibi gamsız yürüyüşler. Bir kafede oturup tüm gün sadece onların yürüyüşlerini izleyebilirim.

Küba'da yokluk var diyorlar,görmüyorum ki. Ruhum o kadar doyuyor ki,midem bile gereksiz isteklerde bulunmuyor. O da sanki dans etmeyi, sokaklarda sohbeti, sıcaklığı, rahatlığı tercih ediyor. Aklımın ucundan bile geçmiyor,şu kıyafet,şu parfüm,şu araba. Her yer sabun kokuyor. Sadece mis gibi sabun ,ha tabi bir de kahve kokusu. Kim arar parfüm kokusunu.

Bakıyorum taytlarla dimdik yürüyor kübalı hatunlar. Bakmıyorlar oram çıktı mı, buram çıktı mı diye. Niye baksınlar ki, konu bile değil. Kimse bakmıyor zaten. Baktıkları sanki insanların ruhları,kıyafetleri değil.

Tüm ülke müziğin ritmi, kahvenin kokusu, mojitonun tatlılığıyla renk cümbüşünde dans ediyor benim için.